Arı ve Arıcılığın Tarihi

Bal arıları 100 milyon yıldır bal yapmaktadırlar.

Arıcılığa ait tarihsel ilk bulgular, İspanya’nın Valenciakentinde yapılan kazılara göre MÖ 7.000 yıllarına dayanmaktadır.

MÖ 3.000 yıllarında Mısır’da Nil nehri boyunca gezginci arıcılık yapılmaktaydı. 3.200 yıllık Firavun mezarında kurumuş bal bulunmuştur.

Anadolu’da 3.000 yıl önce yaşayan kavimlerden Sümerler, balı ilaç olarak kullanmıştır. Tabletlerden öğrenilen ve Sümerlerden zamanımıza ulaşan deyimlerden biri de “bal gibi adam”dır.

Avrupa’dan göç edenlerle birlikte bal arıları 1638’de Kuzey Amerika’ya, 1822’de Avustralya’ya ve 1842 yılında Yeni Zelanda’ya götürülmüşlerdir.

Eski Türkler ana arıya “beyarı”, kaliteli bal yapan arıya “boğa”, bal vermeyen arıya “göde”, çalışkan arıya “köstengi”, deli ve tembel arıya “börenek”, erkek arıya “saka arı”, iğnesiz büyük arıya “dongulca”, yabancı arıya da “ilinti” ismini veriyorlardı.

Orta Asya Türkleri bala “arı yağı” diyorlardı. Yine Türkler bal için “arı boku”, “arı sütü” ifadelerini kullanıyorlardı. Altay Türkleri bala “pal” demekteydiler. Uygurlar bu değerli gıda maddesine “mır” ismini vermekteydiler. Hititler ve Osmanlıda arıcılıkta yaşanan sorunlar ve ekonomik faaliyetler için özel yasalar yapılmıştır.

Osmanlılarda arıcılık ekonomik olarak da önem taşımaktaydı; Öşr-i asel (bal vergisi) ve Öşr-i kovan (kovan vergisi) adı altında baldan alınan vergiler dönemin devlet gelirleri arasında sayılmaktadır.

Tüm dini metinlerde de bal ve arıya önemli yer verilmiştir.

  • Kuran’da Nahl Süresi 68 ve 69. ayetlerde “Rabbin bal arısına şöyle ilham etti: ‘Dağlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler edin. Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarına gir.’ Onların karınlarından çeşitli renklerde bal çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz bunda, düşünen bir toplum için bir ibret vardır” denmektedir.
  • İncil, Matta 1:6’da “Yahya’nın deve tüyünden giysisi, belinde deriden kuşağı vardı. Tek yediği, çekirge ve yaban balıydı” diye yazılıdır.
  • Tevrat’ta ise, “Kulak ver, ey İsrail! Söz dinleyin ki, üzerinize iyilik gelsin, atalarınızın Tanrısı Rabbin size verdiği söz uyarınca süt ve bal akan ülkede bol bol çoğalasınız.” denmektedir.

Geçmişteki yıllarda Arıcılıktaki Önemli Gelişmeler

  • 1568’de ana arının yumurtadan oluştuğu saptanmıştır.
  • 1609’da ana arının dişi olduğu anlaşılmıştır.
  • 1638’de bal arıları Amerika kıtasına götürülmüştür.
  • 1758’de bal arısına “bal taşıyan arı” anlamında Apis mellifera denilmiştir. Daha sonra “bal yapan arı” anlamında Apis mellifica denilse de ilk adı kullanılmaktadır.
  • 1771’de ana arının havada çiftleştiği belirlenmiştir.
  • 1788’de işçi arıların peteklerde dans ettiği saptanmıştır.
  • 1851’de Langstroth tipi kovan geliştirilmiştir. Bu kovanlar verim artışı yanında arıcılığın ticari bir iş kolu olmasına katkıda bulunmuştur.
  • 1857’de arıcılıkta çok önemli bir malzeme olan temel petek yapımı için kalıplar geliştirildi.
  • 1882’de larva transfer yöntemiyle ana arı yetiştiriciliğine başlandı.
  • 1926’da bal arılarında ilk yapay tohumlama yapıldı.

Dr. Ali KORKMAZ – Anlaşılabilir Arıcılık Kitabından

Yorum bırakın

Scroll to Top